Atalarımızdan farklı uyuyoruz.

Hiç şüphesiz, bir kişinin sağlıklı olması için yeterli miktarda uyku gereklidir. Uyku, beyin aktivitesini geri kazandırır ve vücudun rahatlamasını sağlar. Ancak, nasıl ve ne kadar uykuya ihtiyacınız var? Birçok insan gecenin bir yarısı uyanır ve uyku bozukluğu veya başka rahatsızlıkları olduğuna inanır. Elbette hastalık dışlanmadı, ancak uykunun bütün gece sürmesi gerekmediği ortaya çıktı. Tarihsel kayıtlar, geçmiş yüzyılların edebiyatı, atalarımızın nasıl uyuduklarına gözlerimizi açar.

Sözde (kesintili uyku), düşündüğümüzden daha normal bir fenomen olarak ortaya çıkıyor. Uykusuzluk çekiyor musunuz, geceleri sık sık uyanıyor musunuz?

İngiliz bilim adamı Roger Ekirch, atalarımızın gece yarısı dua etmek, meditasyon yapmak veya ev işleri yapmak için uyanarak bölümlü uyku uyguladığını söylüyor. Literatürde “birinci rüya” ve “ikinci rüya” kavramları vardır. Sabah XNUMX civarı en sessiz dönem olarak kabul edildi, belki de beyin bu dönemde kendinizi rahat hissetmenizi sağlayan bir hormon olan prolaktin ürettiği için. Mektuplar ve diğer kaynaklar, gece yarısı insanların komşuları ziyarete gittiğini, kitap okuduğunu veya sessizce iğne işi yaptığını doğruluyor.

Doğal biyoritimlerimiz ışık ve karanlık tarafından düzenlenir. Elektriğin icadından önce hayat, güneşin doğuşu ve batışına göre düzenleniyordu. İnsanlar şafakta kalkıp gün batımında yattı. Güneş ışığının etkisiyle beyin serotonin üretir ve bu nörotransmiter canlılık ve enerji verir. Karanlıkta, yapay ışıklandırma olmadığında beyin melatonin üretir. Bilgisayarlar, TV ekranları, akıllı telefonlar, tabletler - herhangi bir ışık kaynağı, biyoritimleri bozarak, uyanma saatlerimizi zorla uzatır.

Bölünmüş uyku uygulaması modern yaşamdan gitti. Geç yatıyoruz, ideal olmaktan uzak yiyecekler yiyoruz. Norm, kesintisiz bir gece uykusu olarak kabul edilmeye başlandı. Birçok tıp uzmanı bile bölünmüş uykuyu hiç duymamıştır ve uykusuzluk konusunda uygun şekilde tavsiye veremez. Geceleri uyanırsanız, vücudunuz eski ayarları "hatırlıyor" olabilir. Hapları almadan önce, daha erken yatmayı ve gece uyanıklığınızı keyifli, sakin aktiviteler için kullanmayı deneyin. Bu şekilde biyoritmlerinizle uyum içinde yaşayabilir ve kendinizi diğerlerinden daha iyi hissedebilirsiniz.  

 

Yorum bırak