Her bardak sütte cinayet

Süt ürünlerinin kökeni tecavüze uğrayan, acı çeken ve sömürülen annelere dayanmaktadır. Şimdi yeni doğan bebeğinizi hayal edin.

Tüm hayatını annesinin sıcak rahminde geçirdikten sonra, bir noktada kendini garip, soğuk bir dünyaya sürgün edilmiş bulur. Şaşırmış, aklı karışmış, kendi vücudunun ağırlığını hissetmiş, bunca zamandır her şeyi olan, sesini tanıdığı, teselli arayan kişiye sesleniyor. Doğada, ıslak, kaygan yenidoğan vücudu yere düşer düşmez anne arkasını döner ve hemen onu yalamaya başlar, bu nefes almayı uyaran ve rahatlık getiren bir harekettir. Yenidoğan, annenin besin açısından zengin ve yatıştırıcı meme ucunu aramak için doğal bir içgüdüye sahiptir, sanki güven verircesine, “Sorun değil. Annem burada. Güvendeyim". Tüm bu doğal süreç ticari çiftliklerde tamamen bozulur. Yeni doğmuş bir buzağı doğum kanalından geçtikten hemen sonra çamur ve dışkıyla sürüklenir. Zavallı annesi çaresiz, çaresiz, çaresizce peşinden koşarken, işçi onu ayağından çamurun içinde sürüklüyor. Yenidoğanın bir boğa olduğu ortaya çıkarsa, o süt üretemeyen mandıra için bir “yan ürün”dür. Onu yatak örtüsü ya da saman olmayan karanlık bir köşeye atarlar. Boynunda kısa bir zincir olan bu yer, bir kamyona yüklenene ve mezbahaya götürülene kadar 6 ay boyunca onun evi olacak. Kuyruk “sıhhi” nedenlerle kesilmemiş olsa bile, buzağı asla sallamaz. Onu uzaktan bile mutlu hissettirecek hiçbir şey yoktur. Altı ay güneş yok, çimen yok, esinti yok, anne yok, aşk yok, süt yok. Altı aylık “neden, neden, neden?!” Bir Auschwitz tutsağından daha kötü yaşıyor. O sadece modern soykırımın bir kurbanı. Dişi buzağılar da sefil bir varoluşa mahkumdur. Anneleri gibi köle olmaya zorlanıyorlar. Bitmek bilmeyen tecavüz döngüleri, çocuklarından yoksun bırakma, zorla süt alma ve bir ömür kölelik için tazminat yok. Anne ineklerin ve çocuklarının, ister boğa ister düve olsun, kesinlikle alacağı bir şey var: katliam.

“Organik” çiftliklerde bile ineklere son nefeslerine kadar geviş getirebilecekleri yemyeşil tarlaları olan bir emekli maaşı verilmiyor. Bir inek buzağı doğurmayı bırakır bırakmaz, kesilmek üzere hemen aşırı kalabalık bir kamyona gönderilecek. Süt ürünlerinin gerçek yüzü budur. Vejetaryen pizzanın üzerindeki peynir. Bu sütlü bir şeker dolgusu. Her mandıra için insancıl, şefkatli vegan alternatifler varken buna değer mi?

Doğru kararlar verin. Etten vazgeç. Sütten vazgeç. Hiçbir anne bir çocuktan ve bir hayattan mahrum edilmeyi hak etmez. Doğal bir varoluşa zerre kadar benzemeyen bir yaşam. İnsanlar, meme salgılarını yemek için onu eziyete mahkûm ederler. Hiçbir yemek bu fiyata asla değmez.

 

 

Yorum bırak