Doğa kanunlarına göre akşam yemeği

Uyku biyoritmleri zaten iyi çalışılmıştır ve bunlara dayanarak sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesi hakkında sonuçlar çıkarılabilir. Ancak Ayurveda, beslenmenin biyoritmleri hakkında da bilgi verir. Onlara bağlı kalarak, sindirim sürecini iyileştirebilirsiniz. Beslenme biyoritimlerine göre yaşamak, yiyecek ve dinlenmeyi akıllıca değiştirmek anlamına gelir.

Doğanın bir parçasıyız, ritmine göre yaşıyoruz. Bunları ihlal edersek mesela doğayla değil de yatıp kalksak sağlık sorunları yaşayabiliriz. Aynı şey yemek için de geçerli. Yiyeceklerin en büyük kısmı sindirim gücü maksimum olduğunda alınmalıdır ve bu öğleden sonra saat 11 ile 2 arasındadır. Atalarımız böyle yaşadı, ancak modern şehir hayatının programı bu alışkanlıkları bozdu.

Ayurveda, öğle saatlerinde büyük bir öğünün önerildiğini, bunun sağlık için ideal olduğunu ve mide ve bağırsakların iyi çalışmasını garanti ettiğini söylüyor. "Büyük" ne anlama geliyor? İki elinizde rahatça tutabileceğiniz şey, midenin üçte ikisini dolduran bir hacimdir. Daha fazla gıda işlenmeden kalabilir ve mideden periferik dokulara geçerek vücut fonksiyonlarını bozabilir.

Kafe ve restoranlardaki yiyecekler genellikle uygun sindirim ilkelerine aykırıdır. Midenin en yaygın düşmanlarından biri buzlu içeceklerdir. Çikolatalı dondurma gibi birçok popüler yiyecek de bizim için kötüdür. Meyvelerin diğer ürünlerle bir tabakta birleştirilmesi de kabul edilemez.

Ancak restoranların belki de en yıkıcı etkisi jet lag açısındandır. Ziyaretler akşam 7'de veya sonrasında zirveye ulaşır ve büyük öğün, sindirim enerjisinin azaldığı bir zamana kaydırılır. Sadece bir restorana geldiğimiz için yemek yiyoruz.

Yeme alışkanlıklarımızı geliştirmek için neler yapabiliriz?

    Yorum bırak